Bu film hakkında herkes bir şeyler yazmış falan ama ben de yazmadan duramayacağım sanırım.
Dün filmi izlemiş bulundum ve gerçekten epey beğendim..
Film iki saat sürdü,bir iki saat daha sürse izlerdim,hatta bir iki saat daha sürse yine de izlerdim..Garip bir his uyandırıyor film,izlerken içinizde..Durgunca,miskince belki,kaptırarak izliyorsunuz.En azından ben öyle izledim..Düşünce üretmeden,filmi kafamda bir yerlere oturtmaya çalışmayarak..Çünkü öyle bir akıp gidiyor ki,sanki karşımda oluyor bütün her şey ve ben de birinci ağızdan dinliyormuşum hissine kapıldım..
Filmin müzikleri de bu hisse kapılmamda büyük bir etkendi..Gerçekten çok başarılı ve sevdiğim tarzda müzikleri vardı filmin.Çok iyi gitmişti yani yapısına.(Hatta şu an bu yazıyı yazarken bir yandan filmin soundtrack ini dinliyorum.)
Başrol oyuncuları,Nejat İşler ve Yiğit Özşener'e rolleri tam olarak uymuş ve çok yakışmıştı.Gerçekten hissettiklerini yaşayıp,düşündüklerini söyleyen,amacı olmayan,ama bir o kadar sevdiren iki adam izledim yani.
Serra Yılmaz'ın müthiş sıcaklığını,tatlı oyunculuğunu bu filmde de görmek beni son derece mutlu etti.
Rıza Kocaoğlu'nun bütün film boyunca miskin ruh hali ise yine süperdi.Yani o bile tam içine işliyor izleyicinin.
Ahu Türkpençe de çok başarılıydı tabii.Çok sakallı,çok bıyıklı abimizi de unutmamak lazım filmdeki.Anlaşılmayan konuşma şeklinin bizlere "çok uygun" bir dille aktarılması müthiş hoşuma gidip beni güldürdü :)
Filmin görüntüleri de ciddi anlamda muhteşemdi,yakalanan açılar fotoğraf objektifinden çıkmış gibiydi..
Replikler ise ayrı mükemmellikteydi..
"Sen ne diyosun ya,ben geçen gün ölüyorum sandım yalnızlıktan " gibi..
Ayrıca bugün gerçek "kaybedenler kulübü"radyo yayınının kayıtlarını dinledim.Film,gerçeği fazla kırpmadan aktarmış bizlere.Bu çok hoş bir detay bana göre..Oyuncuların, Mete ve Kaan karakterlerini bu kadar doğal,olduğu gibi yansıtmaları azımsanacak bir başarı değil bana göre.
Bir de şuna değineceğim,bir kaç okuduğum yoruma göre filmin başında sinema salonundan çıkıp gidenler olmuş.Neden mi ?Sevişme sahneleri var diye.
Buna çok güldüm ve saçma buldum.Bir filmi bütünüyle değil de bazı karelere takılıp kalarak değerlendirmek nasıl bir ön yargıdır çok merak ediyorum.Bana kalırsa çok insafsızca bir değerlendirme hangi filme olursa olsun.
Dediğim odur ki; ben filmi de,oyunculukları da,çekim kalitesini ve bakış açısını da,müzikleri de çok sevdim..
Çoğu kişi izlemiştir umarım ki,izlemeyenlere de şiddetle öneririm.
Dip not: Film,sigara içmeyen insana bile,sigara içirtir cinsten :)
Kim ulan bu Erol Egemen ?
Kestikk!
Nasıl gidiyor?=)
YanıtlaSilvalla tam olmiposta yan yana sevişirlerken 4 kişi çekip gitti bizim salonda :D ço iyi yazmışsın o yalnızlıkla ilgili olanı. bende de sigara değil de her türlü içkiyi içme hissi uyandı :)
YanıtlaSilStandart,iyi işte..Senin nasıl gidiyor ablacığım :)
YanıtlaSil---
defne,gerçekten çok şaşırdım ben o çekip gitme tavrına ya,nasıl bir düşüncedir :)
uyanıyor o hisler gerçekten :)
bence son yıllarda ilk sıralara yerleşecek bir film. müziklerinden, oyuncuların rollerine hazırlanmak için gerçek karakterlerle zaman geçirmelerine kadar herşey özenle yapılmış. bende de film sonrasında, olimpos'taki o banka oturup saatllerce kitap okuma isteği uyanmıştı, elbette ki birlikte susmasını bilen bir dostla :)
YanıtlaSilhiç araştırmadım ama, tabi o banklı sahneler olimpos olmasa gerek :) madem olimpos o kadar geçti filmde, gerçekten gitmelerini, tahta evleri falan görmeyi beklerdim :)
YanıtlaSilnil,kesinlikle katılıyorum isimdaşım :)
YanıtlaSilfilmde kusur bulmak zor,hazırlık aşamalarını okuyunca beni de etkiledi..
olimpos'taki bankta susmasını bilen bir dostla oturmak..çok sevimli bir tanım oldu işte bu :)
---
defne,olimpos'a gidip görme,o bankta oturma keyfini bizler yaşarız umarım :)
bugün olimposa gittim o bankı bulamadım :(((
YanıtlaSilgerçekten mi ? :(
Silama benim de o bankı bulmaya dair büyük ümitlerim vardı..