24 Mart 2012 Cumartesi

Su Çok Güzel Gelsenize




Selam Nil'in takipçileri,

Ben de Nil'in takipçisiyim ama şu an buraya yazan anlayacağınız gibi Nil değil. Daha önce de bu geyiklere girilmiş belki hatırlarsınız. Amaç kendi blogumun reklamını yapmak. Bundan sonra yazacaklarım tamamen benim blogumla alakalı olacak yani. Yani kalan 3-5 satırda kendi blogumdan bahsedicem. Eeeh başlıyorum.

Ben Hakan, hatta Hakan Kurt. Blog dünyasına yeni atılmış olmama rağmen bu alanda oldukça deneyimliyim demek isterdim ama değilim. Daha önce kısa bir wordpress maceram oldu ama 15 yaşında blog yazan birinin blogları pek takip edilmiyor. Şimdi 21 yaşındayım, 6 takipçim var, biri fake. Bana gelince; grafik tasarım bölümünde okuyan bir üniversite öğrencisiyim. Ayrıca bölümümün getirisi olan fotoğraf konusunda biraz bilgiliyim. Ekşi Sözlük yazarı olmaktan dolayı gururluyum ama nickimi söylemem. Hep acayip başlıklara yazıyorum. Türkiye'de her 60 saniyede 2 milyon kişinin porno izliyor olması gibi. Neyse konumuzdan sapmayalım, çok da uzatmak istemiyorum. Nil'in netbooku beni oldukça zorluyor zaten.

Son olarak blog adresim: http://hakankurt7.blogspot.com/

Nil'i merak ediyorsanız eğer şu an karşımda ice tea içerek telefonumdan fruit ninja oynuyor. Bu kadar.

12 Mart 2012 Pazartesi

İyi de "Neden" ?


Gün geçmiyor ki bir şeylere daha anlam veremeyeyim. Veremeyeyim de ne acayip kelimeymiş, yazarken heceledim falan, o derece.
Neyse, şimdi anlatacağım şeye eminim aranızdan epey kişi bana destek çıkıp, "ulan bence de ne saçma şey" diyecektir.
Fakat bir de isteğim var ki; eğer anlayanınız varsa bu durumu, lütfen beni aydınlatsın.
Evet. Konumuz  "Reklamlar".
Reklam sektörünü epey severim. Hatta eğer Radyo, Televizyon ve Sinema okumasaydım, Reklamcılık okuyacaktım. Gel gelelim ki bu reklam sektörünün basitliği bütün beğenimi aldııı, götürdü!
Şu güzelim sektördeki sığlık durumu beni çileden çıkartıyor arkadaşlar. Yaratıcılık sıfır, tut ki bir şey yarattılar, onu türetmek sıfır. İlle de bir kopyacılıktır gidiyor ama bence bunun bir mantıklı açıklaması olması lazım. Çünkü bariz kopyacılık yani, insanın gözüne soka soka yapılan cinsten.
Mesela bu, geçmişten günümüze dek gelen iletişim dalındaki markalarının rekabeti.
Turkcell olsun, Avea olsun, Vodafone olsun, hepsi aynı.
Hepsi aynı anda bir kampanya çıkartıp, aynı anda bu kampanyaları birbirinin taktikleriyle müşterilere ya da müşteri olmasa bile izleyenlere sunuyor.
Son birkaç yıldır da reklamlarında komedyen kullanma olayı başladı. Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar, Ata Demirer, Şafak Sezer vs.leriyle.. Hadi tuttunuz bu adamları oynattınız iyi dedik, hoş dedik, güldük. E bari konseptleri aynı yapmayın gözünüzü seveyim. Hepsinde bu komedyenler, girdikleri tiplemeler ile, asıl reklamı yapılan firmaya karşıt olan, ama mensup oldukları kurumdan rahatsızlık duyan, ama boş boş savunup, asıl reklamı yapılan şirketi öven hede hödöler. Yani ne bileyim bence bu tarz reklamlar insanı iter. Ben uyuz oluyorum şahsen bu tekdüzeliğe.
Bir ara Turkcell " gnctrkcll " reklamları yaparken aşmıştı bu sorunu ama yeni baştan sardı aynı döngüye.
Biraz yaratıcılık ya, biraz!
Bir diğer örneğim de cips reklamları.
Şimdi bir tanesi Megan Fox'u reklam yüzü yaptı diye, hop öbürü Pamela Anderson' ı reklam yüzü yapıyor.
Yine aynı konsept tabii. Seksi hatunlar cips yiyor, arada gülelim diye reklama espri falan katılıyor, yok birinde " kremimi sür. Ah, olmaz canım süremem cips yiyorum." , diğerinde " aa paçoz, kot mu giydin, git biraz ateşli ol." durumları.
Gerçi sadece bunlar değil, düşünseniz bin tane örnek bulursunuz şimdiye dek yapılan reklamlardan ama benim bu aralar gözüme en çok batanlar bunlar oldu.
İşte böyle amaa ;
Sorarım size okuyucularım sorarım! Neden böyle he neden ?
Niye bu adamlar birazcık farklı olmamakta bu kadar diretiyorlar ?

Cut!