30 Haziran 2011 Perşembe

Genellemeler


Pek sevgili okuyucularım,
Şimdi size,nefret ettiğim bir şeyden bahsedeceğim..Yani öyle böyle değil,gerçekten nefret ediyorum.
Başlıktan da anlaşıldığı üzere,"Genellemeler"!
Ben insanların bir kalıba sokulmaya çalışılmasından,sadece üç,beş insan şekli varmış gibi davranılmasından,yani tüm genellemelerden nefret ediyorum..
Hele şu,"tüm kadınlar.." ya da "siz erkekler.." diye başlayan cümleler yok mu beni deli ediyor!
Nedir bu insanların tek düze olma çabası?Anlayanınız var mı ?
Neden herkes aynı olmak zorunda?Neden birisinde en ufak bir düşünce,fikir,davranış farklılığı görüldüğünde uzaylıymış gibi bakılır?
Herkes genellemelerin içinde bulunmaya,hiç ait olmadığı o özellikleri benimsemeye o kadar alışmış ki,bir süre sonra benliğini yitiriyor..Kendine has özelliklerini kaybediyor.
Ben buna karşıyım.Ben bundan nefret ediyorum..
Hayatımda şimdiye kadar "ah siz erkekler hepiniz.." ile başlayan bir cümle kurmadım ve bundan sonra da kurmak istemiyorum..
Bana eğer "siz kadınlar.." ile başlayan bir cümle kurulsa çok sert tepki verebilirim mesela.
İnsanların aynı cinsiyette,aynı yaşta,aynı ülkede,hatta aynı statüde olmasını , kişiliklerinin de aynı olmasına bağlayan çoğu insan var şu hayatta..
Kadınlar,erkekler,gençler,ergenler,Türkler,İtalyanlar vs.. diye sığ kategorilere sokulan,bu genellemelerin içinde çoğu anlamsız yargılamalara maruz kalan binlerceleri var..
Şimdi eğer birisi çıkıp bana; "Ama bu genellemeler bazı oranlardan,yüzdelerden yola çıkılarak yapılıyor,çoğu bilimsel hede hödö.." dese,
Ona tek cevabım şu olur: "Bana sormadılar."
Evet,çünkü bana sormadılar,benim gibi çoğu insana sormadılar..Hatta bunu belirtmek için "çoğu" kelimesini kullanmam biraz basit kalır.
Neyse ki bana böyle bir savunmayla gelecek birisini tanımıyorum.

Dediğim odur ki; Şu aptal genellemelerden kurtulun..Bu basit,tek düzeliğe bir "dur deyin"..Herkesin bir birey olduğunu,etrafınızda o genellemeleri kullanan çoğu kişiye belirtin..
Ben kimsenin "o adamlar yok mu ","o kadınlar yok mu "gibi bir genellemeye sokulmasını istemiyorum..Herkesin bir birey olduğu,kendine has bir kişiliğinin olduğu kabul edilsin artık..
Gerçi bir kadının bile tutup da "tüm kadınlar..."gibi bir yargı savurmasını gördükten sonra,bu duruma şaşırmamam gerek sanırım..
Tek bensem bile bundan rahatsızlık duyan ne yapalım..
Çünkü ben "onlar"değilim..En azından ben,kendimi bu saçma genellemelerin içinde bulmak istemiyorum bir birey olarak!

Kestikk!

29 Haziran 2011 Çarşamba

Kız Kafası


Size çok beğendiğim bir albümden söz edeceğim..Ve dinlemeniz için zorlayacağım.
Yani ben zorlarım ama beğenip beğenmemek size kalır tabi sayın okuyucular :)
O albüm hangi albüm mü?Merak mı ediyorsunuz?Dinlemek için çıldırıyorsunuz değil mi ?
Ahh tamam sabredin söyleyeceğim,önce biraz methedeyim :)

Geçenlerde tesadüfen rast geldim bu albüme,neymiş bu diyerek hemen dinlemeye koyuldum..Ve tek kelimeyle bayıldım..Sözler,müzikler çok başarılı..Dinlemesi çok keyifli ve huzur verici..
Bu albüm sanatçının ilk albümüymüş hem de..İlk albüm olmasına rağmen gerçekten çok başarılı..
Mutlaka edinip dinleyin derim ben..
Tüm şarkıları beğendim albümdeki,ama özellikle "Küçük Prens,Saçlarım Daha Uzunken ve Ölürsen Haber Ver"i çok beğendim..
Hatta "Ölürsen Haber Ver" parçasının küçük bir kısmına Selçuk Yöntem eşlik etmiş bir şiir ile..
Ben öneriyorum sizlere,dilerseniz edinin,dinleyin :)
Bu arada albüm fotoğraflarını da Mehmet Turgut çekti :) Çok güzel ve değişik olmuş bence arka ve ön kapak.

Tamam artık söylüyorum :) Çiğdem Erken'in Kız Kafası albümü :)

Aa bir de diyeceksiniz ki şimdi,bu başlık ve görselden anladık biz albümü.Ne bu heyecan?Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye :)
Biliyorum,haklısınız.İşte ben de böyle bir şeyim :)



Cutt !

28 Haziran 2011 Salı

Mim "5","6" [deep'e özgü]


Evet,şimdi diyeceksiniz ki niye deep e özgü bu mimler?
Şundan dolayı ki;birkaç zamandır uzun soluklu olarak bloguma giremediğimden ötürü bana yollanan mimlere tam olarak bakamadım..Yani baktım ama konularını bire bir yazamam.
Ve bu mimlerin 3  tanesi de tanıdığım en mim sever blogdaşımdan bana geldi..Amma ve lakin, sevgili deep, sanırım mim yazılarını kaldırmış,ben de bu yüzden konuları tam not edemedim..
Ama şimdi tek başlık altında,hatırladığım kadarıyla hepsine değinmek istiyorum :)

Mim 5 : Hatırladığım kadarıyla konu şuydu ki; "Okuyup sevdiğiniz,sizi etkileyen 3 kitap nedir?"

En başta "Olasılıksız " derim.Çok keyif almıştım o kitabı okurken ..Bıraksalar bir günde bitirirdim yani :) Film izler gibi okumuştum o kitabı..Alfa,beta deneyleri falan çok ilgimi çekmişti..

İkinci olarak ise Elif Şafak'ın "Aşk",kitabı derim..O kitapta da en sevdiğim özellik,bakış açısıydı..
Ben,izlediğim filmlerde de,okuduğum kitaplarda da,bu farklı bakış açılarından anlatılan olayları çok seviyorum,çok ilgimi çekiyor.
Aşk'ta da,tek bir olay,birçok kişinin gözünden anlatılıyordu..Bir fahişenin,cüzzamlı bir dilencinin vs.
İşte bu yüzden ikinci sırada Aşk var.

Üçüncü olarak ;" Siyah Masumiyet Beyaz Günah " kitabını söyleyeceğim..
Bu kitapta ise,yarı düşsel yarı mitolojik bir konu ve anlatım vardı..Mitolojiyi çok severim ben.Ama tabi bu kitapta düşsel öğeler daha belirgindi..Salt bir mitolojiden söz edemeyiz bu yüzden..

Üç demiştik ama ben bunu dörtleyeceğim sanırım :)
Çünkü Emile Zola'nın,Meyhane'sini söylemeden geçemeyeceğim..O kitabı da çok sevmiştim..Gerçekten Emile  Zola'nın tüm naturalist yazar kişiliği bu kitapta anlaşılabiliyor..Bu bir klasik olduğu için konuyu uzun uzadıya yazamayacağım ne yazık ki :)

Mim 6 : Hatırladığım kadarıyla konu şuydu ki; 90'lardan sevdiğiniz,size eğlenceli ve değişik gelen şarkıcılar gruplar kimdi ?

Ya aslında buna verecek cevabım öyle çok ki;
Mesela o zamanlardan bu zamana,Metallica,Iron Maiden,Judas Priest,Pink Floyd,Deep Purple,Led Zeppelin,AC/DC,Queen gibi sevdiğim onlarca isim sayabilirim..

Değişik gelenlere özellikle örnek verecek olursam mesela AC/DC ' nin T.N.T  şarkısı bana hep çok değişik ve eğlenceli gelmiştir :)

Mim 7 : İşte bu mimi hatırlamam imkansız çünkü 100 cevaplanması beklenen soru vardı :) Sevdiğimiz 100'ler gibi bir şey olabilir :) Ne yazık ki onu hatırlayamıyorum ve bu,mim 7'yi maalesef yok saymak zorunda kalıyorum :)

Deep ' e çok teşekkürler :) blog aleminin en mim severi ilan ediyorum onu :) Benden önce çoğu kişi etmiştir eminim ki :)

Ben bu mim konularına,özellikle birilerini mimlemiyorum,dileyen istediği konu için kendini mimlenmiş sayabilir :)

"Not: Görsel'in herhangi bir anlamı yok içimden geldi öylesine :)"

Cutt!

24 Haziran 2011 Cuma

Özlerim!

Yaklaşık bir iki gün içinde canımın parçası ablam,işe başlamak için  Muğla'ya gidiyor!Hemen hemen yılda,sadece 15 gün görecek olmak büyük ızdırap :(
Özlerim ki , çok özlerim ! :(

22 Haziran 2011 Çarşamba

Mim "4"


Yeni bir mim daha aldım sevgili blogdaşlarım..Ama biraz gecikmeli oldu sanırım cevabım,geç görmem yüzünden..Affola :)
Sevgili blogdaşlarım deep , b3ngü ve canım Memento Mori beni mimlemiş.Onlara çok teşekkür ediyorum ve konumuzu yazıyorum :)

Mim konusu:Tam şu anda,evet tam şu anda nerede olmak ve ne yapmak isterdiniz?Ve o yerde dilinize dolanan ilk şarkı ne olurdu?Ve resmini de koyun." imiş.

Bu sıralar bildiğiniz üzere huzura çok ihtiyaç duyuyorum.Bu yüzden huzur dolu bir yere gitmek isterdim..
Sanırım sizinle paylaşmadım ama benim bir İtalya sevdam var.Bu yüzden de,Venedik'te bir gondolda gezinti yapıyor olsam hiç de fena olmazdı.Hatta çok güzel olurdu.Bakın çok istedim ama şimdi ben.
Neyse ama umarım bir gün size oralardan da yazarım,gezintimi yaparken :)

Bu gezintiyi sevdiklerimle yapmak isterdim,yanında huzurlu olduğum insanlar olsun isterdim.
Hangi şarkı dilime dolanırdı ama onu tam bilemiyorum :)
Losing my religion olabilirdi belki,çok severim,mutluyken de dinlerim :) 

Bu mim konusu çok güzel oldu bana,hem sizinle İtalya sevdamı paylaşmış oldum :)
Deep , b3ngü ve Memento Mori'ye tekrar çok teşekkür ederek,bir kaç blogdaşımı mimliyorum.


Not: tekrar söyleyeyim , eğer mim nedir diyorsanız ilk mim deneyimi yazıma bakabilirsiniz.
ve mim cevaplamak istemeyenler olursa saygı duyarım.

Kestikk!

21 Haziran 2011 Salı

Yoruldum


Bu aralar öyle yoruldum ki anlatamam sayın okuyucularım,sevgili blogdaşlarım..
Ama bu bedenen bir yorgunluk değil..Ruhen yoruldum çünkü..
Çoğu şeyin garip gittiği zamanlardan birindeyim.Tüm senemi mahveden sınavlardan kurtulmak üzereyim az kaldı..
Bunun dışında görüşemediğim tüm çevremdeki insanların bana sarf ettiği tripleri anlatabileceğim kelime kalmadı..
Hele şu,bile isteye görüşmediğimi düşünen sevgili yakınlarım yok mu..Anlamıyorum..
Anlaşılamamak çok kötü..
Öyle yorgunum ki sayın blogdaş..İyi bir şeyler olmazsa infilak edecek başım..

Ne demiş sevgili Attila İlhan ;
Ya bu gece harikalı bir şeyler olsun,
Yahut bir bomba gibi,
İnfilak edecek başım..


Geçenlerde bir de başıma garip bir sağlık sorunu geldi..Yaklaşık bir iki aydır çektiğim ve önemsemediğim bel ağrım başıma iş açtı..Çünkü bir anda dayanılmaz bir hal aldı o ağrı,eğilemez oldum hatta..En sonunda sevgili ailemin zorlamalarına ve çektiğim acıya dayanamayarak doktora gittim en "acil"inden..Aldığım ilaçlar sayesinde  4-5 gün sonra daha iyi hissetmekteyim,bir iki güne bir şeyim kalmaz..
Bu da bedenen olan yorgunluğuma bir katkı sanırım..

Ama blogdaşlarım size bir şey diyeyim mi?
Ben artık rahatlamak istiyorum.Sorun istemiyorum.Kahır,trip,kızgınlık istemiyorum..Cidden yoruldum..
Biraz huzur çok mu ki?

Yetişemiyorum,yoruldum..Dur biraz dünya!

Kestik!

14 Haziran 2011 Salı

Seviyorum


Başlıktan ötürü birisine aşık olduğumu,onu anlatacağımı ya da aşk ile ilgili bir şey yazacağımı düşünmeyin.
Bu yazı tamamen "Sevmek" ile ilgilidir.
Biz insanlar bu kelimeye o kadar yakın ve bir o kadar uzağız ki..Kullanmaya korkuyoruz.
Ya da ;"Seni Seviyorum" kelimesini sadece ,aşık olunan kişiye,sevgiliye söylenen bir şeymiş gibi algılıyoruz çoğu zaman..Ailemize,arkadaşlarımıza bu kelimeyi kullanmıyoruz,kullanamıyoruz..Hatta bu kelimeyi sadece sevgiliye söylenir diye algılayanlar,sevgililerine bile kullanmıyor çoğu zaman..
Niye ki bu korku?
Niye bu utanma ?
Bu kadar korkunç bir kelime değil ki "Seviyorum" demek..
Ben,sevdiklerini gönüllerince söyleyebilen insanlara hayranlık duyuyorum..Bu kelimeden korkmayan çekinmeyen tüm insanlara..
İnsanın içindeki sevgiyi paylaşması kadar güzel bir şey olamaz çünkü..
Şimdi bu yazıyı okurken,"ben seviyorum ama belli etmiyorum"diyorsanız,yapmayın bunu.Vazgeçin.
Korkmayın ailenize,dostunuza,sevgilinize bu kelimeyi söylemekten..Belli edin,ne var?
Aslında şu da var ki etrafımızda sevgisini söylemeyen birileri hep var olduğu için bizler bu durumu fark etmiyoruz..Ama bir kişi bile görürsek sevgisini gönlünce dile getiren,fark etmeye başlıyoruz o anda..
Ben de uzun süre önce çok sevdiğim bir hocamda bu özelliği görüp,farkındalaşmaya başladım :)
Sevdiklerine,öğrencilerine sevgisini dile getirmekten hiç çekinmiyordu çünkü..Hala da öyle :)
Ona da buradan sevgilerimi iletiyorum :)

Dediğim odur ki;bunu söylemekten kaçınmayın..Hatta bu yazıyı okuyorsanız eğer,gidip sevdiğiniz birine seni seviyorum deyin :) Kötü bir şey olmadığını göreceksiniz..

Kestikk !

11 Haziran 2011 Cumartesi

En güzel kokular


Herkesin kendisine güzel gelen kokular vardır,vazgeçemediği..Ama yanlış anlaşılmasın parfüm gibi şeyler değil hani..
Bir varlığa,doğaya ait kokular mesela..Çünkü tek vazgeçilmez kokular onlardır..Mesela bir annenin kokusu,yıllar da  geçse,o koku aynıdır,değişmez,vazgeçilmez..Mesela bir deniz kokusu,denizdeki keskin yosun kokusu,ya da mis gibi bir çiçek..Bunlara belki de binlerce örnek verilebilir..Ama benim en vazgeçilmez bulduğum kokuyu yeni yeni farkettim..Nasıl mı? Haydi anlatayım...

Geçenlerde İstanbul'dan Çanakkale'ye gittim.Orada birkaç gün kaldıktan sonra geri İstanbul'a dönmek üzere yola çıktım..Otobüste tek başıma otururken,çaprazımda sevimli mi sevimli,sürekli yüzünden gülücükler saçan bir melek gördüm..Melek diyorum,çünkü o bebek gerçekten bir melekti..
Bana sevimli sevimli bakıp gülümsüyordu..Hatta tüm yolculara.
Hayatımda ilk kez bu kadar güleç ve insanlara meraklı bir bebek gördüm sanırım ben..Otobüsteki herkese öyle derin bakıyordu ki gözlerini ayırmaksızın..Çözmeye çalışıyordu sanki herkesi..İçimi müthiş bir huzur kapladı onun sayesinde..

Mola yerine geldiğimizde sevimli annesi , benden birkaç dakika o tatlı meleğin yanında kalmamı rica etti..Seve seve kabul ettim,zaten uyuyordu o tatlı melek..
Yanına gidip oturduğumda mis gibi kendine has kokusu sızlattı burnumu..Ama müthiş bir sızlatmaydı bu..Uyurken her nefes alıp verişinde o koku daha da yayılıyordu..
Mola bitimine yakın annesi geldi ve teşekkür etti.Ben de yerime geçtim..İstanbul'a doğru yaklaştığımızda ise o sevimli melek annesinin kucağında etrafa,insanlara bakınmaya devam ediyordu..Sonra kollarını bana uzattı,yanıma gelmek istiyordu..Annesi de bebeğinin isteğini geri çevirmeyip bana verdi o tatlı meleği..
Kucağımda tatlı tatlı gülerken içime çektim o sevimli meleğin kokusunu..İnsanın içini temizleyen bir koku bu resmen..Tüm pisliklerden arındıran bir koku..
Derler ya  bir çocuğa sarılınca bütün kötülükler atılır,tertemiz hissedilir diye..Gerçekten doğru bir şey bu..Sanki onun saflığını içime çekmiş gibi hissettim..Tertemiz,yorulmamış,huzurlu bir bedene,ruha kavuştum sanki bir anda..Üzerimdeki gelmiş geçmiş tüm yorgunluğu aldı sanki bir gülümsemesi,bir kokusuyla..
Dediğim odur ki; benim en güzel bulduğum koku o müthiş bebeklerin kokusu..O saf,temiz bebeklerin güzelliği..
Eğer hayatınızda bir şeyler yolunda gitmiyorsa bir bebeğe sarılın ve koklayın..Bütün olumsuzluğu,kiri alıp götürecektir,bundan eminim..



Dip not: O güzel meleğin adı da Çehre'ydi :) Dilerim ki huzurla büyür :) Yine sevesim geldi.

Kestikk!

8 Haziran 2011 Çarşamba

Mim "3"


Ne demiş sevgili Bertuğ Cemil,"Yalanlar,yalanlar,yalanlar..Bulutların ardındaki güneş gibi,gerçek.."

Bu güzel şarkıyla yaptığım girişten,mimlendiğim konuyu anlamışsınızdır tabii.
Ama öncelikle sevgili blog arkadaşım ayl-in  e teşekkürü bir borç bilirim miminden ötürü :)

Evet,mimimizin konusunu tam olarak yazacak olursam;
"Yalan hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? "

Tabii ki ben de çoğu insan gibi yalanı sevmem..Zaten ne kadar,sevimli bir şey olduğunu söyleyebiliriz ki ?
Yalanlar,insanları hiç ummadık noktalara sürükleyebilir..En basit,en küçük gibi gözüken bir yalan dahi olsa,sonradan içinden çıkılmaz bir hale bürünebilir..
Tabii olayın bir de şu tarafı var.Hiçbirimiz yalan söylemedik mi ?Hepimiz bu kadar dürüst müyüz herkese,her şeye karşı?
Tabii ki hayır.
Bazen elimizde olsa da,olmasa da  söyleriz yalan..Bazen kötü bir durumdan kurtulmak için,bazen bunaldığımızda,bazen birini mutlu etmek için bile söyleyebiliriz hatta çoğu yalanı..
O yüzden "yalan söyleme" durumu gerçekten göründüğü gibi basit değil..Binlerce nedene,kola ayrılıyor..
Kimse istemez,sevmez yalanı ama her zaman umduğumuz gibi gitmez koşullar..
Bir yandan da yalanın siyahı beyazı olmaz derler,haklılar da ama..Bu dünyada gerçekten beyaz yalanlar önemli bir yer kaplıyor..Bir kişi bile bana ben hayatımda yalan söylemedim dese inanmam..Çünkü yok öyle bir insan..
Ama bu yalanın önemli boyutları da var tabii ki..
Mesela beyaz,küçük yalanlarla başlayıp sonradan bunu alışkanlık haline getirenler,hiç gerekmedik zamanlarda bile kullananlar hiç de azımsanacak düzeyde değil..Bu ince çizgiyi her zaman korumak lazım..Kendimize olan inancımızı,başkalarının bize duyduğu güveni sarsmamak için..
Siz,siz olun yalan söylemeyin..Bunun ne kadar mümkün olduğu tartışılır ama en azından hiçbiri ciddi boyutta olmasın ve alışkanlığa asla dönüşmesin..

Tekrar ayl-in arkadaşıma teşekkür ederek yazımı bitiriyorum..
Çok yorgun olduğum için uzun bir mim talihlileri listesi yapamayacağım ne yazık ki..
Mimlediklerim; 
Ebru
Uçan Penguen
edibüd üm,cancağızım

Hepinize yalansız günler :)

Cutt!

7 Haziran 2011 Salı

Levrek, hamsi, kalkan... Kader anı Haziran!


Levrek, hamsi, kalkan... Kader anı Haziran!: "“Seninki kaç santim?” kampanyasının sonucu belli oluyor. Tarım Bakanlığı balıkların ve denizlerin geleceğine Haziran’da karar veriyor. İş işten geçmeden, balıklar tükenmeden, daha fazla ertelemeden, hemen şimdi eyleme katıl."

"Hepimiz bu konuda duyarlı davransak ne güzel olur ama,olmaz mı ?"

2 Haziran 2011 Perşembe

Mim "2"


İkinci Mim'imi almış bulunmaktayım.
Sevgili blog arkadaşım,Mia Wallace  beni mimlemiş,ona çok teşekkür ediyorum ve bu güzel mim konusunu yazmaya hemen başlamak istiyorum.

(Mim nedir arkadaşım diyorsanız tekrardan bir tıklayın bakalım.)*

"Mim konusu:Güne başlamak istediğin şarkı nedir?Tek bir tane ama her gün çalsa bıkmayacağım dediğin şarkı?"  imiş.

Aklıma hep iç karartıcı şarkılar geldi ilk etapta ama sonra konuyu tekrar okudum ve dedim ki "-yahu bu şarkıyla güne başlıyoruz.Tüm günlere güzel uyanalım,güzel başlayalım.."
Ve güne başlarken tereddütsüz dinleyeceğim,her gün dinlesem bıkmayacağım bir şarkıyı yazmaya karar verdim.Ki hemen hemen her sabah dinliyorum ve mutlu oluyorum dinleyince :)

Bu şarkı ne mi? Tabii ki ; Morcheeba-Enjoy The Ride  :)

Bu şarkıyı çok severim..Dinledikçe mutlu olurum..Çünkü gerçekten çok sevimli ve güne başlanabilinecek bir şarkı..Keyifle dinlemenizi dilerim..Her güne güzel uyanın :)

Tekrar Mia'ya teşekkür ederek,kendi mimlediğim arkadaşlarımı yazıyorum..

Memento Mori
Nev'i Şahsına Münhasır Kişilik
Sadece Umut
Hüzzam Makamı
(!) Ilımlı Fısıltılar
Kaka Kuka
By Mutu

(tekrar söyleyeyim,bloglarında mim konularına yer vermeyen arkadaşlarıma saygı duyarım,anlarım.)

Cut !